Zihinbeden ile Strateji ve Otorite İlişkisi
- Follow Your Beat
- 14 Mar 2024
- 5 dakikada okunur
Human Design Sistemi, ‘hayat, bedenin hayatı’ der.
Zihnini ise, Strateji ve Otoriteni hayata entegre etme deneyinde, bedenini, aracını ve bu aracın vesile olduğu eşsiz hayatını keşfederken, müttefik olarak kullanmayı öğrenirsin. Zihin bu deneyde yavaş yavaş çok sağlam bir gözlemci olmaya başlar.

Peki ya bu bedeni duymak, aracımızın işine karışmamak tam olarak ne anlama geliyor?
Malum, zihinbeden kavramı uzun yıllardır bir çok farklı bilim ve ilimler tarafından araştırılan bir konu. Çıkış noktası olarak ‘(genel) BİR zihinbeden’ üzerinden ortaya koyulan hipotezler, doğal olarak bir çok kez yine homojen sonuçlara bağlanıyor.
Her beden çok eşsiz ve bir o kadar kompleks bir mekanizmaya sahiptir. Her bedenin enerji akışı, genetik mühürlenmesi - dolayısıyla genetik mirası, bilişsel kapasitesi, algısı, sindirme süreci vs. farklıdır.
Human Design Sistemi bu konuda son derece bireyselleştirilmiş bir yaklaşım sunar bizlere.
Doğduğumuz an itibariyle dış etkenler tarafından koşullanırız. Ama aslında öncesinde de, anne karnına düştüğümüz an ve sonrasında bunun temelleri atılır. Her birimizin özellikle de annelerimizle olan fizyolojik ve zihinbeden bağı çok kuvvetli ve önemli bu süreçte. Doğum anı itibariyle de, yine her birimiz ‘bio-şartlanmalara’ (beslenme/sindirme ile alakalı koşullanmalara) maruz kalırız.
Human Design Sistemi’nde yüzeyin, yani beden grafiğinin altındaki bileşenleri incelediğimizde, her bir bedenin çok spesifik bir sindirim mekanizması olduğunu görürüz. ‘Bedenin doğru koşullar altında sindirmesi’, HD lugatında ‘determination’, yani belirlenim diye adlandırılır. Bu bilgilere ulaşmak için doğum saatimizin netliği çok ama çok önemli. Zira bir çok kez bir dakikalık bir fark bile büyük değişikliklere sebep olabiliyor.
Beslenme konusu bana yıllar içerisinde çok soruldu. Strateji ve Otoriteni önce 7 yıl gerçek anlamda uygula, sonra zaten oraya doğru doğal olarak evriliyorsun. :) Ben evrildim. Bu süreçte radikal bir şekilde Strateji ve Otoritesini uygulayan tanıdıklarım da öyle.
Bu konuya zihinsel bir bilgi açlığıyla yaklaşıp, kendi enerjine dair henüz bazı temel farkındalıklara sahip olmadan zihinsel bir yerden uygulamaya kalktığında sonuç zaten malum: hüsran, acı, öfke ve hayal kırıklığı olacaktır. Ve zaten bu sistemin sunduğu asıl deneyselliğe çok aykırı bir yaklaşım bu. Zihinsel her zorlama, öz olmayanı deneyimlemekle sonuçlanır.
Son yıllarda sosyal medyada çok fazla ‘şöyle beslen, şu detoksu yap, şu suyu her sabah iç, gününü, robot gibi şöyle planla sonunda muhteşem performans sergile, enerjini yükselt!’ gibi son derece homojen demeçler, hesaplar vs görüyorum.
Ne kadar bağımlı zihinlerimiz, ne kadar çok değer ve enerji biçiyor ‘en iyi, en güzel, en şahane’ olmaya! Herkesi kurtarmaya!
Ve böylece bedenini kontrol etmeye devam etmeye; ama bu sefer aklınca ‘pozitif koşullanmalarla’.
Ben de geçtim oralardan. Belki de bu yüzden üzüyor beni gördüklerim. Benim zihnim de düştü o tuzaklara. Evet, tüm bunlar benim görüşümde, zihinsel ve homojen tuzaklar. Seni, herkes gibi olmaya iten yollar. Tanımsız bir Ego merkezim var benim. Hep kendini ‘iyileştirme’ye odaklı bir zihinsel yorumlama içinde olmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Şuursuz bir arayış içerisindeyken, bedenime yıllar içerisinde zarar verdim farklı pratiklerle; yok bir haftalık juice detokslarıyla, yok oruç tutmalarla, yok vejetaryen/vegan olmalarla … tüm bu kararları da dışarıda gördüklerime dayalı bir şekilde verdim. İçimden geldiği için veya Sakral Otoriteli bir Jeneratör olarak, bunlar bana direk sorulup içten bir yanıt verdiğim için değil. Vegan olmanın, oruç tutmanın, detoks yapmanın doğru olduğu bedenler var elbet.
Gel gör ki, bu pratikler benim zihinbedenime iyi gelmiyor, hatta ciddi anlamda zarar veriyor. Bugünki farkındalığımla da, zamanında bedenimi ne denli kontrol etmeye kalkmış olduğumu görüp gülüyorum o kendine kör hallerime. Sonuçlarıyla da uzun süreler baş etmek durumunda kaldım.
Bedeni doğru koşullar altında beslemek (sadece konumuz yemek değil - her türlü ‘besin’ için geçerli burada paylaştıklarım), farklılık için tasarlanmış kognitif yani bilişsel potansiyelimizi güçlendirir; görmek için tasarlanmış olduklarımızı eşsiz penceremizden görmeye başlarız, ve bu durum da Otoritemizi çok net hissedebilmemize, duyabilmemize ve uygulayabilmemize yardımcı olur. Bununla birlikte bedeninin sana sürekli verdiği sinyalleri de gümbür gümbür duymaya başlarsın. Çok genel olarak belirlenim ve zihinbeden türleri: Sade ve karışıksız olanı, tek tek sindirmek için tasarlanmış olan (Consecutive) Sade ve karışıksız olanı, değişimli sindirmek için tasarlanmış olan (Alternating) Sadece ve sadece tadını sevdiklerini ve zaman zaman yeni tatlar deneyimleyerek sindirmek için tasarlanmış olan (Open)
Sadece ve sadece tadını sevdiklerinde kalıp yeni tatlara açık olmayıp sindirmek için tasarlanmış olan (Closed) Beden ısısının altında sindirmek için tasarlanmış olan (Cold) Beden ısısının üstünde sindirmek için tasarlanmış olan (Hot) Sakin, tek başına sindirmek için tasarlanmış olan (Calm) Ayakta, bir şey izlerken, yürürken, yani bedeni uyararak sindirmek için tasarlanmış olan (Nervous) Sesli bir ortamda sindirmek için tasarlanmış olan (High) Sessizlikte sindirmek için tasarlanmış olan (Low) Işıkta sindirmek için tasarlanmış olan (Direct Light) Karanlıkta sindirmek için tasarlanmış olan - gececi (Indirect Light) Şimdi örneğin, determination, yani belirlenmen 'Hot', yani yediklerini ve içtiklerini beden ısının üstünde bir şekilde sindirmek için tasarlanmış bir bedenin var. Ve biri çıkıp sana - elbette sen sormadan :), 'bak, Wim Hoff var ya?! A aaa, hiç duymadın mı?! Soğuk duşlar almak, buzlu sulara girmek hücrelerine şöyle iyi, böyle iyi geliyor' diyor mesela. İşte ne yazık ki senin bedenine iyi gelmeyecektir o pratik, hatta bunun da ötesinde, zarar verecektir uzun vadede - eğer sürekli kendini yapmaya zorladığın bir pratiğe dönüşürse bu ...
Belirlenimi (determination) uygulama durumu başkaları tarafından her zaman hoş karşılanmıyor elbet. Hep derim, bu yolculuk yalnız bir yolculuk diye. :)
Örnek vereyim. Ben yukarıda bahsettiğim ‘determination’, yani belirlenmemi uygulamaya bir süre önce doğal olarak evrildim. ‘Direct light’, yani ‘direk ışık altında’ bir belirlenim olarak, benim için bu Güneş’in doğuşundan sonra, batana kadar geçen sürede besin tüketmek anlamına geliyor. Ayrıca çok görsel bir varlık olduğumdan, yediğim, sindirmeye kalktığım gözüme güzel görünmeli. Yaz aylarında direk ışık konusu zaten kolay, Güneş geç saatlerde batıyor. Akşam yemeklerine katılıp yemek yiyebiliyorum sosyalleştiğim zamanlar. Şu anda, kış aylarında da en son yemeğimi genelde öğleden sonra saat 15:00, 16:00 veya 17:00 gibi yiyorum. Güneş batmadan önce.
Akşam yemeğine davet edildiğimde, eğer davete bir Sakral yanıtım oluyorsa, gidiyorum ve bir şeyler içiyorum. Herkes soruyor tabii. ‘Formunu mu korumaya çalışıyorsun?! Aralıklı oruç mu tutuyorsun?! Ay bir iki lokma bir şey ye canım, ne olacak!’ … daha nice yorumlar. Bir başkasının sürecine karışmayı çok sever zihin. :)
Hayır, bedenim böyle çalışıyor. Deneyimde geldiğim nokta bu. Bunun da ötesinde, artık doğal olarak çok daha erken yatağa geçiyorum. Şu kış aylarında genelde saat 22:00’de gözlerim kapanmaya, esnemelere doyamamaya başlıyorum. Güneşin doğmasıyla birlikte de gözlerim kendiliğinden açılıyor ve muhteşem bir uyku çekmiş oluyorum.
Geçenlerde bir arkadaşımı ziyaret ettiğimde, benim uykumun erkenden gelmesiyle yanından kalkıp yatağıma geçmeme kendisi içerledi mesela. :)
‘Senin o hallerin bende bir uzaklaşma hissi yarattı’ dedi bana. Kimseye bir zararı olmayan, benim bedenimin ihtiyaçları başkalarının zihinlerini rahatsız edebiliyormuş. Komik değil mi? :) Deneyimde bir gün, benim bedenimin ihtiyaçlarının insanlar tarafından kişisel algılanacağı aklımın ucundan geçmemişti. Ama oluyormuş demek ki.
Artık mış gibi davranamıyorum bu süreçte. Buna bedenim izin vermiyor. Ben orada kendimi ayakta kalmaya zorlasam, arkadaşımı yarım kulak, yüzde 80 daha az çalışan nöronal bağlantılarımı zorlayarak dinlemeye çalışsam, e bu samimi bir davranış olur mu?! Asıl o zaman karşımdakine yalan yanlış davranmış olur, saygı göstermemiş olurum. Yıllarca öyle yaşadım zaten. ;) Bir defa bedenime, aracıma izin vererek bu limuzinin içinde seyahat etmenin eforsuzluğunu, sükunetini, rahatlığını deneyimledikten sonra zihne hapsolmuş bir hayata nasıl geri dönebilirim?! Mümkün değil.
Ha, doğru koşullar altında beslenme ‘daha iyi performansa’ vesile oldu mu peki bir benin hayatında? Hayır. :D
Daha doğru, daha ben, daha gerçek olmama vesile oluyor … bu kadar. :)
Bu yazdıklarımı okuyanlara şunu kalpten diliyorum. Bedeninle alakalı konuları umarım bedeninden bilmeye, duymaya, hissetmeye verirsin kendini. İçeride nelerin olup bittiğini senden başkasının bilmesine imkan yok. Ama onu ve sinyallerini duyabilmek için önce her uyarana atlayan, homojenleştirme bağımlılığı olan, koşullanmış zihnini terbiye etmen gerekiyor. Bunu da, türlü türlü zihinsel tekniklerle değil de, doğru anda harekete geçmeyi tecrübe ederek (Stratejini uygulayarak) ve sana hizmet eden, doğru kararlar vererek (İçsel Otoriteni uygulayarak) zamanla emin adımlarla deneyimlerken bulursun zaten kendini.
Sadelikte kendine doyman dileğiyle.
Sevgiyle 🌷
Not: Yazıda kullandığım görsel, Todd Monaghan'a ait.
Comentários