top of page

TON - Aktif ve Pasif Zihinbedenler



Doğum saatin net mi? Bu yazıda okuyacağın bilgilerin en önemli temeli bu. 

Doğum saati net olmayanlar lütfen okuduklarınızı genel bir bilgi olarak bir rafa kaldırın. :)


Doğum saatinden emin isen, yazıyı okumadan önce beden grafiğinle kırmızı olan (soldaki) Design kolonu arasındaki, sol üstte bulunan ok işaretine bak. Ok, sola mı yoksa sağa mı bakıyor? Bunu tespit ettikten sonra yazıyı okuyabilirsin.  



Umarım farkındalıklara vesile olur burada okuyacakların.


Popüler bilimde sağ ve sol beyin hemisferi ayrımına sıkça rastlarız. Human Design perspektifinden bu bayat bir demeçtir. Nedenini en basit haliyle aktarmaya çalışayım.


Öncelikle, popüler bilimdeki sağ ve sol kavramlarına açıklık getirmek gerekir. Bazı insanların daha çok sağ beyni kullandıklarını ve bazılarının ise baskın olara ksol tarafı kullandıkları algısıdır. Bu algının oluşmasında payı olan Nörobiyolog ve psikolog Roger Sperry’nin deney ve çalışmalarıdır. 1960’lı yıllarda Sperry ‘bölünmüş beyin’ çalışmalarında, sağ ve sol beynin farklı durum ve süreçler için kullanıldığını ortaya koymuştur. (Ama insanların baskın olarak ve doğaları gereği bir tarafı daha çok kullandıkları gibi bir demeçte bulunmamıştır)


2013 yılında ise bir grup nörobilimci, bazı insanların daha çok sağ ve bazılarının ise sol beyin hemisferini baskın olarak kullandıkları hipotezini test etmek için bir takım deneyler gerçekleştirir. Sonuç olarak, bu bilginin yanlış bir bilgi olduğu kanıtına varırlar. Her iki taraf farklı yoğunlukta, farklı durum ve süreçlerde birbirileriyle etkileşim üzerinden çalışırlar.


Human Design Sistemi'nde kullandığımız ‘sağ ve sol’ kavramları ise popüler bilimde rastladığımız ‘sağ ve sol beyin’ algısından tamamen farklıdır.


Beden grafiğimizde varlığımızın yüzeyinde mühürlenmiş olanları görürüz. Yani altta veya ‘içte’ yatanların şekil bulduğu ve somutlaştığı bir sonuç gibi düşünebiliriz beden grafiğimizi. Unu, mayayı ve suyu karıştırdığımızda elde ettiğimiz hamur gibi. Beden grafiği hamuru temsil eder. Ama o hamuru hamur haline getiren bileşenler vardır. Bu bileşenlerden en önemlisi Human Design Sistemi’nde ‘ton’ diye adlandırdığımız bileşendir.


Bu konuya birazdan döneceğim.


Beden grafiğinde sağ ve sol tarafta beliren kolonların içinde kapı aktivasyonları sıralanır. Bir kapı, bireyin ya doğduğu anda mühürlendiği (siyah olan, kişilik kolonundaki) bir özelliğini ya da Güneş’in doğumundan 88 derece önceki konumuyla mühürlediği (kırmızı olan, dizayn kolonundaki) bir özelliğini temsil eder. Her bir kapının potansiyel olarak 6 çizgisi vardır: 25.6, 17.3 vs. gibi. Bu çizgiler o belirli kapının yine çok belirli bir yansımasını temsil ederler. Yüzeyin altında ise her bir çizginin potansiyel olarak 6 farklı rengi mevcuttur. Her bir rengin ise 6 farklı tonu. Her bir tonun da 5 farklı bazı vardır.


Dolayısıyla, yüzeyde beliren her bir özelliğin toplamda 1080 farklı dışavurum olasılığı ve farklılığı mevcuttur. Toplamda mevcut olan 64 kapının/özelliğin yine toplamında 69120 dışavurum olasılığı mevcuttur. Her bir bireyin beden grafiği ise 26 kapı aktivasyonundan oluşur. Yani, mühürlenmiş olduğun her bir özellik, potansiyel olarak bu 69120 olasılığın birinden oluşur ve bunların farklı kombinasyonlarıyla birlikte eşsizliğinde tam olarak bu şekilde damgalanmış olursun.

Yazdıklarımda aslında mekanik olarak neden biricik olduğunu anlatmaya çalışıyorum. :)

Burada bahsi geçen yüzey altındaki renk, ton ve baz bileşenlerinden belki de en önemlisi tondur. Ton, farkındalığa açılan potansiyeldir. Zihinbedenlerimizin mimari yapısıdır. Bu yazıda tek tek 6 farklı tona değinmeyeceğim. Sadece Design Güneş ve Dünyanı belirleyen tonlardaki sol ve sağ ayrımına ve bu konunun önemine değineceğim.

Bazılarımız sol, bazılarımız ise sağ zihinbedenlerle doğarız. İçine doğduğumuz bu düzen ise sol zihinbedenlerden doğan ve yine sol zihinbedenlere hitap eden ama koşullanmış, yani çarpıtılmış bir frekansta titreştiği için aslında sağlıklı sol zihinbedenlere de hitap edemeyen bir düzendir …


Sol, Human Design Sisteminde stratejik bir kavram olarak ele alınır. Hayatta kalmak adına taktikler geliştiren, etrafına karşı uyanık ve atik olan bedenleri ve zihinleri temsil eder. Yani, aktif prensiptir. ‘Eskilerden’ geleni temsil eder.


Sol zihinbedenle doğan bir varlığın bedeni, tasarımının tipi ne olursa olsun, aktif olmak için tasarlanmıştır. Örneğin, Reflektörsündür ve sol zihinbedenin vardır. Böyle bir beden için spor yapmak ve/veya hareket halinde, aktif olmak bir ihtiyaçtır.


Sol zihinbedenlerin enerji tüketimleri yüksektir, bu nedenle de acıkan bir bedendir. Oruç tutmak veya yemek saatini atlamak bedene zarar verir, bunun da ötesinde zihnin/beynin doğru çalışmasını engeller.


Bu noktada kişisel bir hikaye paylaşmak istiyorum. Vakti zamanında sevdiceğimle bir haftalığına bir detoks merkezine gitmiştik. Bir hafta boyunca sadece sıvı ile beslendik. Ben, sol zihinbedene sahip olan biri olarak, ikinci gün adeta bir ota dönüşmüştüm. :) Kitap okuyamıyordum. Okuduklarımı anlamak normalden çok daha uzun zaman alıyordu. Başım dönüyor, tansiyonum sık sık düşüyordu. Sadece uzanabiliyordum.

Sağ zihinbeden olan sevdiceğim ise bu süreçten geçerken kendini şahane hissediyordu. Detoks haftasından sonra tekrar normal bir şekilde beslenme rutinime dönerken bende en az bir hafta süren sindirim problemleri olmuştu. Sevdiceğim ise beslenme rutinine çok rahat bir geçiş yapmıştı.


Oruç, detoks … bunlar her bedene iyi gelen şeyler değil!


Herkes bir şeyler yapıyor diye kararlar vermeyin. Dışarısı asla bedenimizin üzerindeki otorite olmamalı.


Sol zihinbeden özelliklerine geri dönelim. Bu bedenin eskilerden geleni temsil ettiğini yazmıştım ya az önce? İnsanlığın evrimsel sürecindeki eski insan modelini düşünelim. Burada etrafını kollayan ve güvende olup olmadığını denetleyen bir bedene rastlarız. Sol zihinbeden tam olarak böyle bir 'güvende olmak için etrafını kontrol etme mekanizmasıyla' ile donatılmıştır.

Etrafındakilere odaklanan bir bedendir. Hal böyle olunca, enerji tüketimi de yüksek olur.


Sağ ise, Human Design Sisteminde yeni olanı temsil eden, pasif prensipe dayanır.

Sağ zihinbeden, sol zihinbedenin tersine, stratejik olmayan bir var olma halini temsil eder.

Bu bedenin bariyeri yoktur. Etrafını kollayan, güvende olup olmadığıyla meşgul olan bir beden değildir. Dolayısıyla maruz kaldıklarını sünger gibi toplar ve depolar. Bu nedenle de çok kolay bir şekilde baskılanabilen bir bedendir. Hassastır.


Yüksek stimülasyon içeren, kendini tekrar eden egzersiz ve aktiviteler bu bedene zarar verir. Enerji tüketimi düşük olduğundan fazla acıkan veya fazla besine ihtiyaç duyan bir beden değildir. Oruç tutmak ve detoks yapmak sağ zihinbedenler için sorunsuzca akabilir.


Elbet tabii, bireyin bu hamleleri (içsel) otoritesiyle karar vererek atmış olması gerekir. Sağ zihinbedenle fit ve kaslı olmak için kasmak :), atlet olmaya çalışmak bu yapıdaki bedene büyük zararlar verebilir. Peki sağ zihinbedenler spor yapamaz mı? Elbet tabii yapabilirler. Ama daha sakin aktiviteler olabilir bunlar. Örneğin, uzun ve sakin yürüyüşler gibi.


Başta belirttiğim üzere, içinde yaşadığımız düzen sol, yani aktif prensipi çarpıtılmış bir yerden yüceleştiriyor. Sağ zihinbedenler de ‘şöyle olmalıyım, böyle olmalıyım’larla koşullanıp bedenlerini bir şekile sokmak adına (yani aslında kontrol etmek adına) zihinsel kararlar verip adımlar atıyorlar.


Bu noktada, Human Design'ın çağrı borusu olan sevgili Ra’nın sağ zihinbedenlerin koşullanmaları hakkında söylediklerini eklemek istiyorum: ‘Bu dünyaya bir sağ zihinbedenle tasarlanmış olarak gelen her kişi en yoğun, stratejik olma koşullanmalarına maruz kalır. Ve böylece sağ olan, bedensel gelişiminde durdurulur.’

Yani, beden gerçek kapasitesini deneyimleyemez diyor Ra.


Bu yoğun, genelinde öz olmayan düzenle uyumla akıp aynı anda ondan ayrışmanın tek yolu, kendi Strateji ve Otoriteni izleyerek yaşamaktır. Zaten zamanla tasarlanmış olduğunu doğal olarak yaşarken ve deneyimlerken buluyorsun kendini.

Yani, ‘Ha! Ben sol bedenmişim. Spora başlayayım!’ diye zihinsel bir karar verme sakın.

Sen, strateji ve otoriteni uyguladıkça bedeninin nelere ihtiyaç duyduğunu sana bu deneysel sürecin kendisi gösterecektir. Sol zihinbeden isen doğal olarak aktif olma haline evrilirsin bu süreçte.


Eğer sağ zihinbeden isen, aynı şekilde, Strateji ve Otoriteni uyguladığında enerjinin sürekli mevcut olup yüksek stimülasyon gerektiren egzersizlere çekilmediğini fark edersin ve bedene ihtiyacı olanı sunduğun da, o kendine yaratmış olduğun alanda bedensel olarak kendini ne denli rahat hissettiğini doğal olarak fark edersin.


İyi bak o bedene. Hayat, bedende!


Sevgiyle 🌷

Comments


  • Instagram
  • Facebook
bottom of page