Kişilik ve Dizayn Kolonları ile Strateji ve Otoriteyi Uygulamanın Arasındaki Sıkı Fıkı Bağ
- Follow Your Beat
- 23 Eki 2023
- 8 dakikada okunur

Evvel zaman önce bu başlıkta bir yazı eklemiştim Facebook grubuma. Aradan yıllar geçti ve ben, hem tecrübelerimde hem de bilgi havuzumda derinleştim bu arada. Velhasıl kelam o yazıyı tekrar düzenleyip paylaşmak istedim. Burada okuyacaklarının o güzel zihninde ampülleri yakıp hayatını bir disco topuna çevirmesi dileğiyle ... Öncelikle eline beden grafiğini, yani navigasyon sistemini al derim. Burada okuyacaklarına kendi beden grafiğinle veya sana çok yakın olanların beden grafikleriyle eşlik et. Yala. Yut. Sindir. Kendi hayatımdan ve deneyimlerimden de somut örnekler vereceğim.
Strateji ve Otorite. İstisnasız her yazımda bu iki aracı dile getiriyorum. Çünkü Human Design Sistemini gelmiş geçmiş bir çok sistemden farklı kılan araçlardır bunlar. Bu sistem uygulamalı bir sistem. Strateji ve Otoritenin etkileri sadece tatmin, huzur, başarı ve şaşırma değil. Strateji ve Otoriteyi bir nevi reset, yani sıfırlama butonları gibi düşünebilirsin.
Kaç yaşındasın şu anda? Bu yaşa kadar zihnin iyisiyle kötüsüyle koşullandı. Ve sen asıl sen olmaktan uzaklaştın. Kendine küstün. Hayata küstün. Yaptıklarına küstün. Becerilerine küstün. Belki sıkışıp kaldığını düşündün. E düşünürsün tabii. Çünkü o ‘ah ne kadar önemli zihnin’ kendini ne kadar ilah da sansa, bedeninin fonksiyonları var. İnsanın gözünün göremediği gerçekler var. Bedenin zeki. Zihnin de o bedenin sadece bir parçası.
BU BİR DENEY!
Bu sistemin çikolataları olan tüm kuramsal bilgiler, sen Strateji ve Otoriteni uygulamadıkça hiç bir şey ifade etmez. Entellektüel anlamda bir şeyi bilmek veya anlamak, o şeyi benimsemek veya o şey olmak anlamına gelmez.
Stratejini uygulamak demek, enerji mekaniğinin yapısına uygun yaşamaktır. Enerji mekaniğin (tipin) aracının modelidir. Varlığının bütünsel olarak işleyiş mekaniğidir.
Eğer Jeneratörsen, bu, bir sürece başlarken atacağın ilk adım için ‘yanıt vermeyi beklemek’ anlamına gelir.
Eğer Projektörsen, bir sürece başlarken atacağın ilk adım için ‘davet edilmeyi beklemek’ anlamına gelir.
Eğer Manifestörsen, bir sürece başlamadan önce o adımdan etkilenecek olanları ‘bilgilendirmen’ anlamına gelir.
Eğer Reflektörsen de, bir sürece başlamadan ‘(en az) bir ay döngüsünü beklemek’ anlamına gelir.
Şimdi, Strateji ve Otoriteyi uygulamaya başladıktan sonra, yani DENEY’ine başladıktan sonra yavaş yavaş, o elinde bulunan beden grafiğin, yani navigasyon sistemin aktive olur. Zamanla seni sen yapan tüm özelliklerin uyumlu bir titreşime geçmeye başlar. Strateji ve Otoriteyi uygulamadan önceki halini, radyo frekansını bir türlü tutturamadığın bir radyo kanalı gibi düşün. Uzaktan gelen ve duyulan bir ses var ama diğer hışırtılı sesler o kadar kuvvetli ki dinlerken rahatsız olursun. Strateji ve Otoriteyi uyguladıkça radyo kanalı netleşmeye başlar. Aynen böyle işler bu süreç. Beden grafiğinde iki kolon var. Kişilik ve Dizayn kolonların. Kişilik kolonundaki 13 özellik (kapı), kendinde farkında olduğun özelliklerdir. Sana ‘sen kimsin?’ diye sorulduğunda vereceğin yanıtlar Kişilik kolonunda saklıdır. Zihin kişilik kolonundaki çikolataların farkında. Ama işte kendini sadece o özelliklerden ve potansiyellerden ibaret sanıyor. Yani varlığının sadece yüzde 50’sine erişimin var!
Dizayn kolonundaki 13 kırmızı özellik (kapı), bilinçdışı aktif olanlar, beden dilinde kendini gösteren özelliklerdir. Zihinle kontrol edemediğin, pek anlayamadığın ve kendinle kesinlikle özdeşleştiremediğin özelliklerin dizayn kolonundakilerdir. Bunlar dışarıdan bizde fark edilenlerdir. İnsanların ancak seni tanıdıkça Kişilik kolonundaki özelliklerine erişimleri olur.
Şimdi bu bilginin pratik işleyiş şekline profilinde bakmak ister misin? Profili, Kişilik kolonundaki ilk iki kapı aktivasyonunun ardından gelen çizgiler ve Dizayn kolonundaki ilk iki kapı aktivasyonunun ardından gelen çizgiler oluşturur.

Örneğin, benim profilimi 6/2. Şimdi bu ne anlama geliyor? 6, benim kendimi bilinçli bir şekilde tecrübe ettiğim kostüm. Ben bir rol modeli (6) olduğumun farkındayım. İnsanların beni tanıdıktan sonra örnek aldıklarının farkındayım. Objektif olabildiğimin vs. farkındayım. 2 ise, erişimimin farkındalık seviyesinde olmadığı yanım. Ama insanların bende ilk etapta farkettikleri 2; 6 değil. Dolayısıyla insanlar Elvin’le karşılaştıklarında, onu duvarları sağlam biri olarak görürler. Bir münzevi olarak. ‘Bu rahat bırakılmayı istiyor galiba’ diye düşünebilirler.
Bunun, Human Design ile tanışmadan önce benim hayatımda yarattıklarını düşünebiliyor musun? İnsanlar beni daha yakından tanıdıktan sonra bana gelip ‘Ya ben seni ilk gördüğümde böyle bir kibirli, bir soğuk bulmuştum.’ derlerdi. Hayatında Strateji ve Otorite bilgisi olmayan Elvin de o zamanlar ‘aman beni buz dolabı gibi algılamasınlar!’ diye ilk tanıştığı insanların karşısında yıllık enerjisinin yarısını cici kızı oynayarak tüketirdi. Bir sosyalleşirdim, beş gün yatardım. Sonra da ‘ben niye sürekli hasta oluyorum böyle?!’ derdim. Bugün ise beden dilime, kontrol edemediğim yanıma izin veriyorum. Örneğin, bir yere davetliyim. Ve orada tanımadığım insanlar var. Bir masada oturuyoruz. Ben bir Jeneratör olarak bana soru sorulana kadar ağzımı açmıyorum. Bu esnada kimlerin benim enerjimden rahatsız olduğunu veya o duvarı yıkmak istemeyenler olduğunu gözlemleyebiliyorum. - Limuzinin arka koltuğunda oturup yolculuğu gözlemlemek kadar eğlencelisi yok. - Sonra bir noktada biri bir soru soruyor. O anda benden çıkan her neyse, hooop buzlar eriyor ve bana yaklaşmak isteyen zaten bana dönüyor. Yani, uzun lafın kısası artık 2’nin bedenimde yarattığı enerjiyi ‘tü kaka’ değil de, beni koruyan ve bir nevi doğal seleksiyona vesile olan bir enerji olarak algılıyorum. Böylece bırakıyorum, BEDENİM KONUŞUYOR. Buraya da bizi ancak ve ancak Strateji ve Otoriteyi uygulamak getiriyor. Başka bir örnek, diyelim ki profilin 3/5. Yeni tanıştığın bir insan senin hata yapan, kendini deneme/yanılmalarla keşfeden biri olduğunu henüz bilmiyor. O sende ‘baştan çıkarıcı bir kurtarıcıyı görüyor. Tam olarak bu nedenle bir 5 her daim pratik kalmalı, dürüst olmalı. Karşındakinin sana yüklediği ve yansıttığı o beklentilere ‘ah ah ah Hulusi beyciğim, çok tatlısınız, tişikir ederim’ falan diye karşılık verirsen - ego masajı güzel diye - o Hulusi bey seni azıcık yakından tanıdıktan sonra, yani senin hata yaparak öğrenen biri olduğunu görmeye başladıktan sonra … ooops. Ama Strateji ve Otoriteni uygulamak, Hulusi beyle tanıştığın ân seni zaten ayakları yere basan biri yapacaktır ve sana yüklenilen beklentilerin karşısında ‘Teşekkür ederim Hulusi bey ama genelde insanlar bende belki var olan, belki de var olmayan şeyler görüyorlar ilk tanıştıklarında. O kadar da büyütmeye gerek yok.’ dedirtip, seni Hulusi beyin gözünde daha da samimi ve gerçekçi yapacaktır - ama Hulusi bey sana yaklaşırken sınırını da bilecektir. ;)
Veya profilin 2/4. Sen ‘ay beni rahat bırakın bi ya’ diye düşünürken, karşındaki senin sürekli aranmak ve bir yerlere çağırılmak istendiğini sanabilir. :) Strateji ve Otoriteni uyguladıkça çevrenden gelen davetlerle kendine ayırdığın münzevi zamanının arasında muazzam bir denge oluşur. Oranda buranda uçuklar, sivilceler çıkmaz artık. Konsepti anladın sanırım.
Şimdi, Strateji ve Otorite ile Kişilik ve Dizayn aktivasyonların arasındaki diğer bağa bakalım.
Kendini sadece Kişilik tarafındaki özelliklerden ibaret düşünürsün dedik. Ama asıl parti Dizayn özelliklerin güçlendiğinde başlar. ;) Çünkü burada genetik mirasımız, yani bir nevi bedenimizin işlevi yatar. Ve tatmin, başarı, huzur ve sürprizler bizlere ancak ve ancak Dizayn aktivasyonları da güçlendikçe gelir. Neden mi? E çünkü Kişilik kolonundakileri zaten öyle ya da böyle yaşıyorsun ve biliyorsun. Şimdi, bak bakalım hangi kırmızı tanımlar (kanallar) mevcut dizaynında. O gördüğün kırmızı özellikler ve potansiyeller koşullanmış zihninin kendinde SAVAŞTIĞI ve MÜCADELE ettiği konular. AMA hayatın, tam olarak o kırmızı olanlarda da gizli ... tatmini, huzuru, başarıyı deneyimlemek istiyorsan DİZAYN KOLONUNU YAŞATMALISIN, oradaki özelliklerin akmasına izin vermelisin. E bunu da, onları zihinle kontrol edemediğin için, neyle, nerenle ve nasıl yaşatacaksın? Strateji ve Otoritenle. Evet, var olmanın mekaniğine teslim olarak. Strateji ve Otorite, ZAMANLA dizayn kolonundaki kuvertür çikolataları yenilebilecek, leziz mi leziz hale getirir ve sana, yol işaretin her ne ise onu deneyimletir: tatmin, başarı, huzur ve şaşırma.

Benim dizaynımda göze batan alan Ajna merkezim. Kıp kırmızı. Bu ne demek oluyor şimdi? Kontrol edemediğim ve farkında olmadığım bir düşünme, anlama ve algılama şeklim var benim. Okuldayken arkadaşlarım bana ‘aaa bunu nereden öğrendin? nasıl öğrendin? nasıl çalışıyorsun?’ diye sorduklarında, ‘aaarmm, ööömmmmm, ppffff’ falan yapardım sonra da ‘ben aptal mıyım acaba?!’ derdim. Ve kişiliğim bu durumla hep mücadele ederdi. Nasıl mı? Fikrini söylemeyerek, bildiklerini dile getirmeyerek, ne zaman bir bilgiyi aktarması gerektiğini bilmeyerek, meydan okunmaktan ve reddedilmekten korkarak ... savunmacı ve saldırgan tavırlar sergileyerek.
Veya, bireysel ve yaratıcı bir zihin olmasına rağmen renklerini sergilemeyerek. Herkes gibi olmaya çalışarak. Papağan gibi duyduklarını tekrar ederek. Çünkü zihin üzerinden ağzımdan ne zaman nelerin çıkacağını kontrol edemediğimden, kendi doğamda ‘korktuğum’ bir alandı burası. Ve buradaki tanımı yaratan 23/43 kanalımın her iki özelliği de 5’inci çizgilerde. (23.5 ve 43.5) Bu ne demek peki? Evrenselleştirebilen, bildiklerini daha verimli ve sade bir halde yapılandırarak genel kitleye, tanımadıklarına ulaştırma potansiyeli taşıyan bir zihin. Strateji ve Otoritemi uygulamak beni, bu zihnin bilgisini paylaşacağı tecrübelere sürüklüyor. Çünkü Strateji ve Otorite, Dizayn kolonumdaki kuvertür zihnimi leziz hale getirmek için var. Yaratıcı bu yaşam enerjisi sayesinde enerjim olduğunda, örneğin bir şeyi gerçekten ‘bildiğimde’ HD bilgisini grinin elli tonu şeklinde değil de tüm renkleri kullanarak paylaşabiliyorum. Zihnimden çıkanlardan da korkmuyorum, çünkü talep olduğunda (sorulduğunda) SAKRAL otoritemle YANIT VERİYORUM ve netice bana her zaman TATMİNi getiriyor.

Bunun yanı sıra, bir diğer örnek dizaynımdaki 48 özelliği. 16-48, Yetenek kanalının parçası olan kırmızı 48. 16, yani beceri özelliğinin farkındaydım ben hep. Becerikli olduğumu biliyordum. Ama bazen insanlar ‘Elvin, seninleyken kendimi biraz yetersiz hissediyorum. Her konu hakkında ne kadar derin bir bakış açın var.’ dediklerinde, üzülürdüm. Şaşırırdım. ‘Ben derin miyim?!’ - farkında değildim. Dolayısıyla derin olmamaya çalışırdım onların yanında :D ahaha. Burası çok güldürüyor beni. Neyse ki artık derinliğimi gözlemleyebiliyorum. Strateji ve Otoritemi uygulamak beni, ilgilendiğim konularda daha da derin olmaya itiyor çünkü. Ve 48, yetersizlik korkusunu tetikleyen bir etkidir. Dolayısıyla karşımdaki insanda bu korkuyu uyandırabildiğimi gözlemleyebiliyorum. Demek ki onda bu anlamda bir şeylerin aynası olmak için tasarlanmışım. (Büyük resmi görmeye başladın mı?)
Benim Sakral yanıtım beni zihnimi paylaşabileceğim, derinliğimin yüzeye çıktığı vs. süreçlere itecektir. Strateji ve Otoritenin diğer katmanları da bunlar işte. Dizayn kolonunu güçlendirmesi ve her iki tarafı da (Kişilik ve Dizayn kolonlarındaki özellikleri) uyum içinde işleyen bir titreşime sokmasıdır. Bunlar uyum içinde olduğunda ise bir meşe ağacına dönüşmeye başlarsın. Merkezinde. Sakin. Güçlü. Etrafına rahatlık yayan vs. bir insan evladı olmaya başlarsın. Deneyin, yani Strateji ve Otoriteni uyguladığın bu süreç, aşağı yukarı 7 yıllık döngülerle hücresel seviyede değişimlere sebep olur (şimdi bu bilimsel mi ki?! falanlara hiç girme, pek umrumda değil). Bunu ancak DENEYİMLEDİĞİNDE idrak edersin. Ve senin bedeninde ve zihninde, tüm varlığınla deneyimlediğin bir şey senin için geçerlidir! Gerçektir. Bunu, başka birilerine veya bilim gibi kavramlara otoriteni teslim ederek zaten anlayamazsın. Bu nedenle bilime karşı kocaman bir ilgim olsa da, konu birey olunca, ben bilim milim tanımam, kendi sistemimi tanımaya çalışırım derim ...
Bir kaç 7 yıllık döngüden geçtikten sonra da - tabii Strateji ve Otorite artık çok net oturduğunda - birey, yani sen, beden grafiğini aşmaya başlarsın. Oradaki çikolataların ötesine geçersin. Bu ne mi demek? Yani, tanımlı bir Ajna olmaktan, tanımsız bir Duygusal merkez olmaktan vs. çıkarsın. Etiketler pek geçerli olmaz. Karşındaki senin tanımsız Ego olduğunu anlamaz. Çünkü ne azimli, ne de azimsiz. Ne duygusal, ne de duygusuz vs. olmaya başlarsın. Bilgeliğin, hayat deneyimin ve dışarıdan bakabilme kasın o kadar gelişmiş olur ki, senin için tasarlanmış hayatın içinde her şey olabilirsin. Bu hali de farklı farklı felsefe ve akımlarda farklı terimlerle: ermek, samadhi, nirvana vs. diye açıklıyorlar. Mağaralara gidip 20 yıl kimseyi görmeden, yemeden ve içmeden de ulaşmak için kasmamalı insan. Vardır öyle dizaynlar belki, bilmiyorum ama gezegenin yüzde 99,9999’u için böyle bir şeyin mümkün olacağına, sürecimin şu aşamasında edindiğim farkındalığa sırtımı dayayarak, inanmıyorum. Ben neredeyse 12 yıldır bu süreçteyim. Çok büyük mutasyonlar, değişimler geçirdim, geçirmekteyim, geçireceğim. Tipim, bedenim, kronik sorunlarım, bakış açım, iletişimim, dinleyip duyma halim, hareket etme şeklim, gülmem, kısacası HER ŞEY’im değişti. Yavaş yavaş özüme doğuyorum. Daha çok yolum var, daha çok Strateji ve Otorite yemem lazım ... :) bu yüzden bu son yazdığım paragrafa takılma lütfen. Bu gerçekten hayatı özüne uygun ve doğru yaşayarak, iyice yalayıp yuttuktan sonra belki mümkün olur - kaldı ki, zaten zihinsel bir 'hedef' olmamalı olmak ...
Şimdilik şunu bil, Strateji ve Otorite o hışırtı dolu radyo kanalını, yavaş yavaş ve çok sağlam bir şekilde, müthiş bir netliğe ulaştırır. Tatminin, huzurun, başarının ve sürprizlerin ötesinde bir deneyim, bir macera bu. Otur o Limuzinin arkasına, izle yolculuğu ...
İçimden bir de şarkı eklemek geldi. Sözlerini çok ama çok sevdiğim bir şarkı.
Sözleri: 'I look into the mirror See myself, I'm over me I need space for my desires Have to dive into my fantasies I know as soon as I'll arrive Everything is possible Cause no one has to hide Beyond the invisible Close your eyes Just feel and realize It is real and not a dream I'm in you and you're in me It is time To break the chains of life If you follow you will see What's beyond reality’ ;) Aynen burada da dediği gibi:
‘TAKİP EDERSEN, GERÇEĞİN ÖTESİNİ GÖRMEYE BAŞLARSIN ...’ 🌻
Bu yazına bayılıyorum , ara ara açıp okumalık 😍😍